TSMC, jeopolitik gerginliklerin ortasında imalatını çeşitlendirebilecek mi?

Tayvan Yarı İletken Üretim Şirketi (TSMC), Çin ile Tayvan arasındaki jeopolitik gerginliğin tırmandığı bir dönemde kritik bir kavşakta duruyor.

TSMC’nin küresel yarı iletken tedarik zincirindeki önemi yeterince vurgulanamaz; Nvidia, AMD ve Intel gibi gelişmiş üretim teknolojilerine güvenen büyük oyuncuların omurgasını oluşturmaktadır.

Tayvan’ın güvenliği ve Çin’in hırsları konusundaki endişelerin artmasıyla birlikte şu soru ortaya çıkıyor: TSMC, jeopolitik tehditler varlığını tehdit etmeden önce operasyonlarını başarıyla çeşitlendirebilecek mi?

TSMC’nin küresel yarı iletkenlerdeki rolü

Çin ile Tayvan arasındaki uzun süredir devam eden rekabetin, özellikle merkezi Tayvan’da bulunan TSMC açısından yarı iletken endüstrisi üzerinde önemli etkileri bulunuyor.

Önde gelen yarı iletken üreticisi olan TSMC, tüketici elektroniğinden gelişmiş yapay zeka sistemlerine kadar her şeye güç sağlayan çiplerin üretiminde önemli bir rol oynuyor.

ABD, Çin’in Batı’dan gelen yarı iletken teknolojilerine erişimini kısıtlamak için Çin’e çeşitli yaptırımlar uyguladı. Bu yaptırımlar, Çin’in teknolojik üstünlüğünü korumasını ve Çin’in askeri yapay zeka da dahil olmak üzere kritik alanlarda ilerlemesini engellemeyi amaçlıyor.

Bu jeopolitik dinamikler, TSMC’nin üretim kapasitelerini çeşitlendirmesi ve Tayvan tesislerine olan bağımlılığını azaltması gerektiğinin aciliyetini vurguluyor.

Yarı iletken teknolojisinde önde kalma becerisi hayati önem taşıyor çünkü yapay zekadaki gelişmeler küresel güç yapılarını yeniden şekillendirebilir.

TSMC’nin Orta Doğu’daki genişleme planları

TSMC, bu zorluklara yanıt olarak Orta Doğu’da, özellikle BAE’yi hedef alarak mega fabrikalar kurmayı planlıyor.

Çin’in bölgedeki nüfuzunun artmasına rağmen, Körfez ülkeleri TSMC’nin faaliyet göstermesi için daha istikrarlı ortamlar olarak görülüyor.

TSMC temsilcileri ile BAE yetkilileri arasında son dönemde yapılan görüşmelerin merkezinde şirketin Tayvan’da uyguladığı başarılı üretim modelinin kopyalanması yer alıyor.

Petrol zenginliğiyle öne çıkan Körfez ülkeleri, teknolojik altyapılarını güçlendirmek istiyor.

Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler geleceğin teknolojilerinde lider olmayı hedefliyor.

Her ne kadar şu anda gerekli Ar-Ge kabiliyetlerinden yoksun olsalar da, finansal kaynakları üst düzey teknoloji şirketlerini çekebilecek düzeyde olup, TSMC’ye gelecek vaat eden bir operasyonel temel sağlayacaktır.

BAE’de faaliyete geçmek, aynı zamanda TSMC’nin doğrudan rekabetten uzak kalmasını sağlayarak, olası Çin etkisine karşı stratejik bir tampon görevi görebilir.

Ancak bu hamle muhtemelen ABD’nin siyasi incelemesine maruz kalacak ve Körfez ülkelerine Çin ile ileri teknoloji paylaşmamaları yönünde baskı uygulayabilir. Şimdilik, acil öncelik TSMC’nin jeopolitik tehditlere karşı operasyonlarını güvence altına almak gibi görünüyor.

TSMC, Ortadoğu’daki girişimlerinin yanı sıra Almanya’nın Dresden kentinde de üretim tesisi kurmayı planlıyor.

Bu olanak, uygun fiyatlı iş gücü avantajı ve Avrupa’daki önemli bir ABD müttefikinin siyasi desteğini sunuyor.

TSMC bu projede %70 hisseye sahipken, NXP Semiconductors, Infineon Technologies ve Bosch’un her biri %10’luk hisseye sahip. Geliştirme çalışmaları geçen ay başladı ve TSMC’nin küresel ayak izini genişletme taahhüdünün bir işareti oldu.

Çin ile Tayvan arasında süregelen jeopolitik gerginliğin azalacağına dair bir işaret yok.

TSMC’nin üretim kapasitelerini çeşitlendirmeye yönelik stratejik değişimi, bu çatışmanın ortaya çıkardığı uzun vadeli zorlukları yansıtıyor.

TSMC’nin yurt dışındaki tesislerinin faaliyete geçmesiyle ABD’li çip üreticilerinin rahat bir nefes alması muhtemel, ancak bu planların tam olarak gerçekleşmesi birkaç yıl alabilir.